Elazığ’da Nisan ayının son günlerinde yaşanan ani sıcaklık düşüşü ve ardından gelen zirai don, tarım sektöründe âdeta bir felaketin fitilini ateşledi. Başta vişne, kayısı, dut ve elma ağaçları olmak üzere pek çok meyve bahçesi büyük zarar gördü. Henüz tomurcuklanan, çiçek açmaya hazırlanan ya da meyveye duran dallar, don karşısında adeta nefessiz kaldı. Şimdi herkesin dilinde aynı cümle var: “Çiftçi perişan!”
Elazığ’da tarım, özellikle de meyvecilik, sadece geçim değil, aynı zamanda gelenek demektir. Bir dut ağacının gölgesinde büyüyen çocukların, o ağacın meyvesiyle geçinen ailelerin hikâyesidir buradaki üretim. Ancak yaşanan bu doğa olayı, sadece ürünleri değil, umutları da kuruttu. Çünkü üretici, zaten artan girdi maliyetleriyle, mazot ve gübre fiyatlarıyla boğuşurken; bir de doğa ananın sert tokadıyla karşı karşıya kaldı.
Ziraî don felaketi sonrası sahaya inen kaç yetkili gördük? Tespit çalışmaları elbette önemli ama bu iş sadece “tespit” ile geçiştirilemez. Çiftçinin hali ortada. Tarlasını sürmüş, fidanını budamış, ilacını vermiş, emeğini koymuş. Şimdi ise elinde hiçbir şey yok. Banka borçları kapıda. Sulama ücreti, gübre bedeli, işçi parası hâlâ duruyor ama meyve yok!
Buradan açıkça sormak gerekir: Tarım İl Müdürlüğü, Ziraat Odaları, Tarım ve Orman Bakanlığı ne yapacak? Her sene aynı mağduriyet yaşanıyor. Her sene aynı cümleler: “Gereken destek verilecek.” Ama o “gereken” nedense hep geç geliyor, bazen de hiç gelmiyor.
Bütün bu sürecin ardından sadece geçmiş olsun dilekleriyle geçiştirilen bir tablo kalırsa, yarın bu topraklarda üretim yapacak insan bulamayacağız. Çiftçi, destek görmezse tarlasını terk eder. Bu işin sonu, markette 1 adet kayısıya 10 lira vermeye kadar gider.
Biz ne zaman önleyici tedbiri konuşacağız? Don riskine karşı erken uyarı sistemleri, bölgesel sigorta desteklemeleri, afet bölgesi ilanı gibi somut adımlar ne zaman atılacak?
Son sözüm şudur: Üstler bir kere olsun masa başından değil, tarlanın içinden baksın meseleye. Don sadece çiçeği değil, çiftçinin umudunu da kuruttu. Eğer bugün gerekli adımlar atılmazsa, yarın bu topraklarda ürün değil, isyan büyür.