Bolu’nun Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Oteli’nde yaşanan yangın, Türkiye’nin dört bir yanını derinden sarstı. 238 kişinin konakladığı otelde meydana gelen yangın, korkunç bir hızla yayıldı ve sonucunda 78 kişi hayatını kaybetti. Sosyal medya üzerinden yayılan görüntüler ve haberler, hem olayın boyutunu hem de halkın endişesini gözler önüne serdi. Peki, Kartalkaya’da ne oldu? Bu felaketten sonra ne kaldı?
Yangının boyutunun ne kadar büyük olduğunu anlamak için bir an bile duraksamadan olayın etkilerini düşünmek gerekiyor. 238 kişilik bir otelde, 78 kişinin hayatını kaybetmesi, sadece sayılarla ifade edilemeyecek bir trajedi. Yangının ilk anından itibaren sosyal medya, bu trajediyi paylaşan görüntülerle adeta çalkalandı. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar, can kayıplarına dair üzüntülerini ve olayın arkasındaki sorumluluğu sorguladılar.
Birçok kişi, bu felakette devletin, belediyelerin, otel yönetiminin ve yangın güvenliği önlemlerinin rolünü sorguladı. Otelin eski yapısı ve yangın güvenliği standartlarının ne kadar yetersiz olduğuna dair şüpheler arttı. Yangın anında otelde bulunanların yaşadığı korku ve paniği göz önünde bulundurduğumuzda, yangın güvenliği önlemlerinin gözden geçirilmesi, sadece bu tür felaketlerin önlenmesi için değil, aynı zamanda otel sahiplerinin, işletmecilerinin ve yerel yönetimlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için de büyük önem taşıyor. Bu tür büyük çaplı faciaların engellenebilmesi için yapılması gerekenleri bir kez daha hatırlattı.
Yangın güvenliği, sadece yangın anında değil, sürekli olarak gözden geçirilmesi gereken bir mesele. Otellerde, iş yerlerinde ve her türlü kamuya açık alanda güvenlik önlemleri, her an denetlenmeli ve gereken yatırımlar yapılmalıdır. Yangın söndürme ekipmanlarının etkinliği, alarm sistemlerinin işlevselliği ve personelin eğitimi, otel yönetiminin en öncelikli sorumluluklarından biri olmalıdır. Bu tür olaylar, bize sadece devletin değil, aynı zamanda özel sektörün de güvenlik konusundaki sorumluluğunu hatırlatmaktadır.
Bolu’daki bu yangın, sadece bir felaketin hikayesini anlatmıyor; aynı zamanda toplumun bir arada durma gerekliliğini ve güvenlik önlemlerinin ne denli önemli olduğunu da gösteriyor. İnsan hayatının ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Bu gibi olaylar, toplumda derin yaralar açarken, bir başka yandan da sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Geride kalanların acısını paylaşmak, onlara destek olmak ise bizlerin en önemli görevlerinden biri olmalı.
Yangının ardından yapılan araştırmaların ve açıklamaların ardından, güvenlik önlemleri ve denetimlerin arttırılması gerektiği yönünde güçlü bir toplumsal baskı oluştu. Ülke çapında yapılacak denetimler ve güvenlik standartlarının güçlendirilmesi, benzer olayların önlenmesine katkı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, otel ve diğer kamuya açık alanlarda yangın tatbikatlarının düzenli olarak yapılması ve personelin eğitilmesi de hayati önem taşımaktadır.
Hayatını kaybedenlerin aileleri, olayın etkisinden hala çıkabilmiş değil. Bu felaketin yarattığı travma, sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Kazazedelerin ve kayıplarının yakınları, geride kalanlar ve toplumsal bellek, bu olayın izlerini silmekte zorlanacaktır. Bu noktada, devletin ve yerel yönetimlerin, hayatını kaybedenlerin ailelerine yardımcı olmak için daha fazla adım atması gerekmektedir. Bunun için hem maddi hem de manevi desteklerin sağlanması önemlidir.
Yangın söndü, ama geride kalan acıyı hafifletmek hiç de kolay olmayacak. Kartalkaya’daki bu yangın, sadece bir trajediyi değil, tüm ülkenin sorumluluğunu gözler önüne serdi. Geride kalanları unutmak, bir daha yaşanmaması için gerekli adımları atmak ve tüm kayıpları onurlandırmak, bizlerin en önemli sorumluluğu olmalıdır.
Bir Faciadan Sonra Geride Kalanlar
İbrahim Sarıgül
Yorumlar