Türkiye’de son yıllarda baş edemediğimiz büyük bir sorun var ve bu sorun sadece ülkemize özgü değil; tüm insanlığın ortak bir sorunu. Hepimizin başına gelebilecek bu tür olaylar, yaşanmadığı sürece çoğu kişi tarafından görmezden geliniyor. Bazı insanlar korkusundan veya iş kaygısından konuşmaktan çekiniyor. Bir diğer kesim ise, insani değerleri tamamen yitirmiş bir şekilde "Belki o isteklidir, o saatte orada ne işi vardı, açık giymişti, ya da ölmeyi hak etmişti" gibi sapkın düşüncelerle olayları haklı çıkarmaya çalışıyor.
Son günlerde yaşadığımız Narin Güran olayı, vicdan ve merhamet duygusunu koruyan insanların büyük bir üzüntü yaşamasına neden oldu. Güzeller güzeli 8 yaşındaki Narin’in trajik ölümü, tüm toplumu derinden etkiledi. Ailesi tarafından yaşanan bu korkunç olay, toplum olarak acı çekmemize ve soru sormamıza neden oldu. Bu masum çocuğa yaşatılanlar hangi kin ve nefrete sığar?
Susmamalıyız! Konuşmalıyız ki bebeklerimiz, çocuklarımız ve geleceğimiz güvende olsun. Konuşmalıyız ki bir narinimiz daha hayatını kaybetmesin! Konuşmalıyız ki Tekirdağ’da cinsel istismara uğrayan 2 yaşındaki Sıla bebek, bugün entübe durumda olmasın.
3.5 yaşındaki Irmak bebek, komşusu tarafından cinsel istismara maruz kalıp öldürülmesin! Ağrı'da 4 yaşında kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedeni bulunan minik Leyla'nın sanıkları dışarıda ellerini kollarını sallayarak gezemesin! 6 yaşındaki Gizem Akdeniz, kaybolduktan iki gün sonra ağaçlık alanda bıçaklanıp kısmen yakılarak öldürülmesin! Babasının iş yerine yemek götürdükten sonra kaybolan 3. sınıf öğrencisi Mert Aydın, cinsel istismara uğrayıp daha sonra boğularak öldürülüp cesedi Karadağ Çöplüğü’nün yanındaki boş bir tabyada bulunmasın! 2 yaşındaki Nisanur bebek, evde telefondan video izlerken, annesinin arkadaşı Furkan S. tarafından nitelikli cinsel saldırıya uğrayarak ardından defalarca duvara vurularak öldürülmesin!
3 yaşındaki kalp hastası Rüzgar Efe, annesinin erkek arkadaşı tarafından cinsel istismara uğrayıp ölmesin.
7 yaşındaki İkranur, amcası tarafından yaramazlık yaptığı gerekçesiyle ağzı kapatılarak nefessiz kalıp hayatını kaybetmesin.
12 yaşındaki Pelda K., dayısının oğlu Hüseyin O. tarafından kaçırıldıktan sonra zorla evlendirilmesin ve evinde kalbinden vurulmuş halde bulunmasın!
Çocuklarımıza sahip çıkmalı ve sesimizi yükseltmeliyiz; çünkü onlar bizim geleceğimizdir. Geleceğimiz olan çocuklarımız için çabalamalı, onları korumalı ve güvenli bir ortam sağlamalıyız. Adli yargının cezaları caydırıcı olmalı ki, bir daha böyle trajik olaylarla karşılaşmayalım. Adalete sonsuz inancımız var, ancak mevcut yargı sisteminin tam anlamıyla caydırıcı olmadığı ve yaşadığımız acıların devam ettiği açık.
Çocuklarımızın yeri mezar değil; evleri, oyun parkları ve okul bahçeleridir. Çocuklarımız hep yaşasın, güvende ve mutlu olsun!
Son olarak unutmamalıyız sessizlik, sadece sorunları büyütür ve daha fazla acıya neden olur…