Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılları, kadın hakları ve siyasi katılım açısından dönüşümün en çarpıcı olduğu zamanlardan biridir. 1923 yılında başlayan Cumhuriyet hareketi, kadınların kamusal alana katılımını destekleyen bir dizi hukuki ve yapısal reformu beraberinde getirdi.
1923 yılında, kadınlar siyasi hayatta daha fazla varlık göstermek amacıyla ilk adımlarını attılar. Nezihe Muhittin’in liderliğindeki Kadınlar Halk Fırkası, kadınların siyasi katılımını teşvik etmeyi amaçlayan bir girişim olarak ortaya çıktı. Ancak, 1909 tarihli Seçim Kanunu, ka dınlara oy hakkı tanımadığı için, partinin resmi olarak ku rulması engellendi. Bu durum, kadınların siyasi arenada aktif rol alabilmesi için atılan ilk ancak başarısız adımdı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı, kadınların kamusal alanda daha fazla yer almalarını sağlayan reformların hız kazanmasına neden oldu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılmasıyla, kızlar ve erkekler arasında eğitimde eşitlik sağlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kurulmasıyla birlikte, kadınlar da erkeklerle aynı haklara sahip olarak eğitim görmeye başladı.
1930 yılında kabul edilen Belediye Yasası, kadınlara siyasette daha etkin bir rol oynama fırsatı verdi. Bu yasa ile birlikte, kadınlar belediye seçimlerinde hem seçme hem de seçilme hakkı kazandılar. Bu, Türk kadınlarının siyasi hayatta daha fazla temsil edilmelerine yönelik önemli bir adımdı.
8 Şubat 1935 tarihinde yapılan TBMM Beşinci Dö nem seçimleri, Türk kadınlarının siyasi hayatta kalıcı bir varlık kurmasında dönüm noktası oldu. Seçim sonucun da 17 kadın milletvekili ilk kez TBMM’ye girdi. Bu, Türk siyasi tarihinde kadınların parlamentoda temsil edilmeye başlandığı önemli bir dönemdi.
1936 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu, kadınların çalışma hayatına düzenleme getirdi. Bu düzenlemeler, kadınların çalışma koşullarını düzenleyerek, iş hayatında daha fazla hakka sahip olmalarını sağladı. 1933 yılında yapılan Köy Kanunu’nda yapılan değişiklikler, kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hak larını tanıdı. Bu, kadınların siyasi arenada köy düzeyinde daha fazla etkinlik göstermelerine olanak sağladı.
1934 yılında gerçekleşen Anayasa değişikliği, ka dınlara seçme ve seçilme hakkını tam anlamıyla tanıyan önemli bir adım oldu. Bu değişiklik, Türk kadınlarının siyasi katılımı açısından bir dönüm noktasıydı ve kadın milletvekilleri, TBMM’de yerlerini aldılar. Bu dönemdeki önemli yasal gelişmeler, Türk ka dınlarının siyasi haklara erişiminde ve kamusal alandaki varlıklarını güçlendirmelerinde kritik bir rol oynamıştır. Bu kanun ve yönetmelikler, Türk kadınlarının siyasi ka tılımında yaşanan bu önemli dönemde atılan adımları yansıtmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılları, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından önemli değişikliklere tanıklık etti. Bu dönemde TBMM tarafından kabul edilen kanun ve yönetmelikler, Türk kadınlarının siyasi, sosyal ve ekonomik haklarını güçlendirmeye yönelik çabaların bir yansımasıdır.
1923 yılında Nezihe Muhittin liderliğindeki Kadınlar Halk Fırkası’nın kurma çabaları, Türk kadınlarının siyasi alana girişine dair ilk belirgin adımlardan biriydi. Ancak, dönemin Seçim Kanunu’nun engelleri nedeniyle resmi bir parti kurulamadı. 1930’da ise Belediye Yasası, kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanıyarak, kadınların yerel yönetimdeki rolünü güçlendirdi. TBMM Beşinci Dönem seçimleri, 1935’te 17 kadın milletvekilinin parlamentoya girmesiyle tarihi bir döneme işaret etti. Bu seçimler, Türk kadınlarının siyasi alandaki varlığını kalıcı hale getiren önemli bir adımdı. Anayasa değişikliği ile birlikte kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.
1936 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu, kadınların çalışma hayatındaki haklarını düzenleyerek, eşitlik ilkesini benimsedi. Bu düzenleme, kadınların iş dünyasında daha fazla görünürlüğünü ve hak eşitliğini destekledi. Türk Medeni Kanunu’nun 1926’da kabul edilmesi, çok eşliliği kaldırarak ve boşanma hakkını tanıyarak, kadınlara daha fazla hak ve özgürlük sağladı. Bu kanun, Türk kadınlarına evlilik ve boşanma konularında daha fazla özerklik tanıdı.