Mustafa Kemal, silah arkadaşlarıyla beraber Samsun’a çıkıp ülkeyi kötü gidişattan kurtarmak istiyordu. Bu amaç doğrultusunda 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Fakat onu karşılayan kalabalığın içinde merak ve ilgisiyle, vatan sevgisiyle herkesi geride bırakan biri vardı ki o, Sakine Baturay’dır.
Ata, Millî Mücadeleyi başlatacağı yere vardığı anda Mustafa Kemal Paşa’yı o zamanki ismiyle Reji iskelesinde rıhtımda karşılayan Samsunlu Sakine Baturay’dır.
O dönemde ilk evliliğinden olan hasta çocuğunun bakımı için hastanede bulunan Sakine Hanım, diğer hastalar için de gönüllü hasta bakıcılık yaparak hem anne şefkatiyle hem de vatan aşkıyla tutuşuyordu. Kurtuluş Savaşı sürecinde Samsun’daki başka kadınlar ile de teşkilatlanarak toplanan yünlerle cephede bulunan Türk askeri için çamaşırlar dokuyarak vatan ve millet sevgisini gösterdi.
Sakine Baturay Hanım’dan başlayarak; vatan, millet, devlet konusunda çaba sarf eden, erkeklerinin yanında yer alan ve onlara her türlü desteği veren Anadolu kadınlarının varlığı yadsınamaz.
Vatanın işgali ve bu işgale bir başkaldırı ve bir haykırışla mücadele veren diğer isim Halide Edip Adıvar’dır. Bu hanımefendi, tek yönlü bir mücadele vermemiş; sahalarda gösteriler ile milleti bilinçlendirmiş ve yaptığı konuşmalarla halkı uyandırarak birlik ve beraberlik için ulusunun yanında olmuştur.
Halide Edip Adıvar, yetkin bir çevrede yetişmişti. Bu çevre ona hem liderlik vasfı katmış hem de güçlü bir kaleme sahip olma özelliği kazandırmıştır. Millî mücadeleye gönül vermiş bu kadınlar sayesinde güç kazanan mücadele içerisinde bulunan Anadolu kadınlarının etkileri gittikçe ses getirmiştir. Millî mücadele döneminde büyük etkileri ile gündemde olan Anadolu Kadınları Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, dönemin etkili cemiyetidir. Bu cemiyetin kurucusu Melek Reşit Hanım’dır. Melek Reşit Hanım, Sivas Valisi Reşit Paşa’nın hanımıdır. Türk kadınlığının timsali Melek Reşit Hanım, birliğin oluşmasıyla zirveye çıkan kadın hareketinin öncülerinden olmuştur. Sivas’ta kurmuş olduğu bu cemiyet ile ülkenin her yanındaki kadınlara ulaşıp onları vatan savunması ile ilgili örgütleyip bilinçlendirmiştir. Bu da kadının ulusu ve vatanı için duyarlılığını ve kadın örgütlenmesi açısından önemini göstermektedir. Millî mücadelede, öncesinde ve sonrasında faaliyetleri ile kadın statüsünü gözler önüne seren ve Türkiye Cumhuriyeti için diğer bütün yeniliklere çığır açan kadın simgesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ve Mustafa Kemal tarafından göz ardı edilmeden haklara kavuşmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı zaman, kendi haklarını aramaya yönelik kadınların yaptığı ilk faaliyet olarak siyasi hareket içerisinde Türk Kadınlar Fırkası adı altında örgütlenen ve daha sonra Kadınlar Birliği ismine dönüştürülen kadınların mücadeleleri, kadınların kendileri adına yaptıkları mücadeleleri yadsınamaz boyuttadır. 1923 yılında Nezihe Muhittin önderliğinde, kadının toplumsal ve siyasal boyutta varlığını kanıtlamaya çalışan ve bu yönde haklar almak isteyen bir harekettir. Kuruluşundaki temel amaç, karşı cins egemen bir sosyal topluluğa kadın varlığını hissettirerek kadının güç ve önemini kabul ettirmektir. Bu amaç hem fırka tüzük programından açıkça anlaşılıyor hem de kuruluş ismiyle bunu ispatlıyor. Bu fırka çatısı altında bulunan kadın grup, hem temsil hakkı elde etmek istiyordu hem de oy hakkı ile siyasal hayatta var olmak istiyordu. Kadınlar için siyasal yaşamdan pay elde etmenin en büyük adımı olan bu fırkanın en önemli lideri Nezihe Muhittin’dir.
Atatürk’ün manevi kızlarından biri olan Afet İnan, kadına tanınması gereken haklar konusunda tutarlı ve sürekli bir mücadele vermiştir. Ders anlatmak için girdiği bir sınıfa hak ve hukuk kapsamında bir gösteri yaptırmak isteyince bir kız öğrencinin kadınlara tanınan böyle bir hak yok diye itiraz etmesi üzerine Mustafa Kemal’e giderek; “Hiç olmazsa erkek öğrencim kadar bir hak sahibi olmadan o sınıfa ders vermeyeceğim” diyerek kadınların da erkekler karşısında en az onlar kadar sosyal ve siyasal statüye kavuşturulması gerektiğini uluorta dile getirmiştir.
Kadının haklı mücadelesi ve kurtuluş ümitleri, millî mücadeleden tutun da günümüzde de hala devam etmektedir. Ve görünen odur ki hep de devam edecektir.
Hiçbir hakkı kendisi istemeden alamayan kadın hep mücadeleleri ile var olsun.
Anasayfa
Yazarlar
Neşe Tapan
Yazı Detayı
Bu yazı 413 kez okundu.
Türk Kadınının Mücadeleleri
Mustafa Kemal, silah arkadaşlarıyla beraber Samsun’a çıkıp ülkeyi kötü gidişattan kurtarmak istiyordu. Bu amaç doğrultusunda 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Fakat onu karşılayan kalabalığın içinde merak ve ilgisiyle, vatan sevgisiyle herkesi geride bırakan biri vardı ki o, Sakine Baturay’dır.
Ata, Millî Mücadeleyi başlatacağı yere vardığı anda Mustafa Kemal Paşa’yı o zamanki ismiyle Reji iskelesinde rıhtımda karşılayan Samsunlu Sakine Baturay’dır.
O dönemde ilk evliliğinden olan hasta çocuğunun bakımı için hastanede bulunan Sakine Hanım, diğer hastalar için de gönüllü hasta bakıcılık yaparak hem anne şefkatiyle hem de vatan aşkıyla tutuşuyordu. Kurtuluş Savaşı sürecinde Samsun’daki başka kadınlar ile de teşkilatlanarak toplanan yünlerle cephede bulunan Türk askeri için çamaşırlar dokuyarak vatan ve millet sevgisini gösterdi.
Sakine Baturay Hanım’dan başlayarak; vatan, millet, devlet konusunda çaba sarf eden, erkeklerinin yanında yer alan ve onlara her türlü desteği veren Anadolu kadınlarının varlığı yadsınamaz.
Vatanın işgali ve bu işgale bir başkaldırı ve bir haykırışla mücadele veren diğer isim Halide Edip Adıvar’dır. Bu hanımefendi, tek yönlü bir mücadele vermemiş; sahalarda gösteriler ile milleti bilinçlendirmiş ve yaptığı konuşmalarla halkı uyandırarak birlik ve beraberlik için ulusunun yanında olmuştur.
Halide Edip Adıvar, yetkin bir çevrede yetişmişti. Bu çevre ona hem liderlik vasfı katmış hem de güçlü bir kaleme sahip olma özelliği kazandırmıştır. Millî mücadeleye gönül vermiş bu kadınlar sayesinde güç kazanan mücadele içerisinde bulunan Anadolu kadınlarının etkileri gittikçe ses getirmiştir. Millî mücadele döneminde büyük etkileri ile gündemde olan Anadolu Kadınları Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, dönemin etkili cemiyetidir. Bu cemiyetin kurucusu Melek Reşit Hanım’dır. Melek Reşit Hanım, Sivas Valisi Reşit Paşa’nın hanımıdır. Türk kadınlığının timsali Melek Reşit Hanım, birliğin oluşmasıyla zirveye çıkan kadın hareketinin öncülerinden olmuştur. Sivas’ta kurmuş olduğu bu cemiyet ile ülkenin her yanındaki kadınlara ulaşıp onları vatan savunması ile ilgili örgütleyip bilinçlendirmiştir. Bu da kadının ulusu ve vatanı için duyarlılığını ve kadın örgütlenmesi açısından önemini göstermektedir. Millî mücadelede, öncesinde ve sonrasında faaliyetleri ile kadın statüsünü gözler önüne seren ve Türkiye Cumhuriyeti için diğer bütün yeniliklere çığır açan kadın simgesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ve Mustafa Kemal tarafından göz ardı edilmeden haklara kavuşmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı zaman, kendi haklarını aramaya yönelik kadınların yaptığı ilk faaliyet olarak siyasi hareket içerisinde Türk Kadınlar Fırkası adı altında örgütlenen ve daha sonra Kadınlar Birliği ismine dönüştürülen kadınların mücadeleleri, kadınların kendileri adına yaptıkları mücadeleleri yadsınamaz boyuttadır. 1923 yılında Nezihe Muhittin önderliğinde, kadının toplumsal ve siyasal boyutta varlığını kanıtlamaya çalışan ve bu yönde haklar almak isteyen bir harekettir. Kuruluşundaki temel amaç, karşı cins egemen bir sosyal topluluğa kadın varlığını hissettirerek kadının güç ve önemini kabul ettirmektir. Bu amaç hem fırka tüzük programından açıkça anlaşılıyor hem de kuruluş ismiyle bunu ispatlıyor. Bu fırka çatısı altında bulunan kadın grup, hem temsil hakkı elde etmek istiyordu hem de oy hakkı ile siyasal hayatta var olmak istiyordu. Kadınlar için siyasal yaşamdan pay elde etmenin en büyük adımı olan bu fırkanın en önemli lideri Nezihe Muhittin’dir.
Atatürk’ün manevi kızlarından biri olan Afet İnan, kadına tanınması gereken haklar konusunda tutarlı ve sürekli bir mücadele vermiştir. Ders anlatmak için girdiği bir sınıfa hak ve hukuk kapsamında bir gösteri yaptırmak isteyince bir kız öğrencinin kadınlara tanınan böyle bir hak yok diye itiraz etmesi üzerine Mustafa Kemal’e giderek; “Hiç olmazsa erkek öğrencim kadar bir hak sahibi olmadan o sınıfa ders vermeyeceğim” diyerek kadınların da erkekler karşısında en az onlar kadar sosyal ve siyasal statüye kavuşturulması gerektiğini uluorta dile getirmiştir.
Kadının haklı mücadelesi ve kurtuluş ümitleri, millî mücadeleden tutun da günümüzde de hala devam etmektedir. Ve görünen odur ki hep de devam edecektir.
Hiçbir hakkı kendisi istemeden alamayan kadın hep mücadeleleri ile var olsun.
Ekleme
Tarihi: 06 Ocak 2025 - Pazartesi
Türk Kadınının Mücadeleleri
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.