Şemsettin Yılmaz Yeni
Nehir PINARBAŞI
Köşe Yazarı
Nehir PINARBAŞI
 

SORUMLULUK BİLİNCİYLE BÜYÜMEK

Sorumluluk nedir? Bir kimsenin üstüne aldığı, yapmak zorunda bulunduğu ya da yaptığı bir iş için gerektiğinde hesap verme durumu mudur sadece? Yoksa Sorumluluk, başkalarının hakkına saygı göstermek ve kendi davranışlarının sonuçlarına sahip çıkmak mıdır? Sorumluluk aslında erken çocukluk dönemlerinden başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun olarak görevlerini yerine getirmesi durumunun bütünsel bir sürecidir. Yaptığı işi sonuna kadar götürmeyi kafaya koymuş ve yapmakta olduğu bir davranışın sonuçlarıyla yüzleşmeyi göze alan çocuk, sorumluluk bilincine sahip bir çocuktur. Bizler çocuklarımızdan hep bir beklenti içerisindeyiz ama bu beklentilerin ne kadarını karşılayabiliyor çocuklarımız? Bu yük onların taşıyabileceği bir yük mü yoksa onları kaçış yoluna sürükleyecek bir yol mu farkına varabiliyor muyuz? Her çocuk özeldir anlayışıyla çıkıyoruz yolumuza ancak her çocuğun istek ve ihtiyaçlarına dokunabiliyor muyuz bu da çok önemli. Çocuklarımızın kendi kararlarını vermelerini istiyoruz ama ufak bir yanlış davranışlarında mazeretler üretiyoruz. Bağımsız olmalarını hayal ediyoruz ama hep korumacı yaklaşıp onlara ket vuruyoruz. Şevkat ve vicdan bütünlüğüyle ilerlemelerini istiyoruz fakat sürece bizler dahil oluyoruz. Başarı gösterdikleri her ortama kendimizi gururla dahil etmeyi seçtiğimiz halde ufak bir başarısızlıkta tüm yükü en değerlilerimize yüklüyoruz maalesef. Sorumluluk gerçekten de iyi bir insan olmaktan, vicdanlı ve merhametli birer birey olmaktan geçiyor. Çocuklarımıza küçük bir sokak hayvanına dokunmasına müsaade etmekle başlıyor, bir çiçeğin kokusunu derinden çekmesindeki masumiyeti tebessümle izlemekle başlıyor sorumluluk bilinci aslında. Onların içindeki saf ve doğrudan düşüncelerin gizeminde saklı her şey. Ben olgusunu tanımadan sürece dahil olmaları ne kadar da özel değil mi? Geleceğimiz olan pırlantalarımıza önce güven duyup güven aşılamalıyız. Her çocuğun bazı davranışları kazanabilmesi için zamansal değişkenlikleri olabilir bu yüzden acele etmekten kaçınmalıyız. Onları özgür bırakalım derken  gözetmekten vazgeçmemeliyiz. Aslında bir kuş misali ne çok sıkıp onlara zarar vermeliyiz ne de salıverip kaçmasına müsaade etmeliyiz. En önemlisi ise onlara cesaret verip bolca destek olmalıyız. Tıpkı Edison’un ampulün icadında yaptığı 999 başarısız deneyindeki vazgeçmeyişin başarı getirdiğini hepimiz görüyoruz. Bu bağlamda sürekliliğin ve vazgeçmeyişin çocuklarımızda sorumluluk bilincinin kazanmasındaki önemi çok büyük. Ev ortamındaki çocuklara verilen küçük görevler sorumluluğun anahtarıdır. Yatağını toplama, odasını düzenleme, çalışma ortamını kendisi düzenleyip yönlendirilmeden ödevlerini yapması gibi görevler bunların bazılarına örnek verilebilir. Belli sorumluluk alanları koyarak, bunu istikrarlı biçimde takip etmeliyiz. Rol modelleri öncelikle ailenin fertleri olacağı için ev ortamında daha dikkatli olup onlara örnek olmalıyız. Olumlu davranışlarını mutlaka takdir etmeli, görmezden gelip sıradanlaştırmamalıyız. Bizler için basit görünen davranışlar çocuklar için çok değerli ve anlamlı olabilir. Verilen sorumluluklar çocukları gelişim düzeyleriyle doğru orantılı olup yaş grubunun üzerinde olmamalıdır. Erken yaşta davranışa dönüştürülen sorumluluklar çocukların okul ve sınıf ortamındaki öğretim bilincine ve kendilerini gerçekleştirme kabiliyetine fırsat verir. Bu doğrultuda çocukların eğitim ve öğretim süreçleri öz düzenleme kapasitesinin kontrolüyle verimli geçmiş olur. Booker T.Washington’unda dediği gibi “Çok az şey, bir insana sorumluluk vermek ve ona güvendiğinizi belli etmek kadar onun gelişmesine hizmet eder.”
Ekleme Tarihi: 03 Ocak 2024 - Çarşamba
Nehir PINARBAŞI

SORUMLULUK BİLİNCİYLE BÜYÜMEK

Sorumluluk nedir? Bir kimsenin üstüne aldığı, yapmak zorunda bulunduğu ya da yaptığı bir iş için gerektiğinde hesap verme durumu mudur sadece? Yoksa Sorumluluk, başkalarının hakkına saygı göstermek ve kendi davranışlarının sonuçlarına sahip çıkmak mıdır?

Sorumluluk aslında erken çocukluk dönemlerinden başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun olarak görevlerini yerine getirmesi durumunun bütünsel bir sürecidir. Yaptığı işi sonuna kadar götürmeyi kafaya koymuş ve yapmakta olduğu bir davranışın sonuçlarıyla yüzleşmeyi göze alan çocuk, sorumluluk bilincine sahip bir çocuktur.

Bizler çocuklarımızdan hep bir beklenti içerisindeyiz ama bu beklentilerin ne kadarını karşılayabiliyor çocuklarımız? Bu yük onların taşıyabileceği bir yük mü yoksa onları kaçış yoluna sürükleyecek bir yol mu farkına varabiliyor muyuz?

Her çocuk özeldir anlayışıyla çıkıyoruz yolumuza ancak her çocuğun istek ve ihtiyaçlarına dokunabiliyor muyuz bu da çok önemli.

Çocuklarımızın kendi kararlarını vermelerini istiyoruz ama ufak bir yanlış davranışlarında mazeretler üretiyoruz. Bağımsız olmalarını hayal ediyoruz ama hep korumacı yaklaşıp onlara ket vuruyoruz. Şevkat ve vicdan bütünlüğüyle ilerlemelerini istiyoruz fakat sürece bizler dahil oluyoruz. Başarı gösterdikleri her ortama kendimizi gururla dahil etmeyi seçtiğimiz halde ufak bir başarısızlıkta tüm yükü en değerlilerimize yüklüyoruz maalesef.

Sorumluluk gerçekten de iyi bir insan olmaktan, vicdanlı ve merhametli birer birey olmaktan geçiyor. Çocuklarımıza küçük bir sokak hayvanına dokunmasına müsaade etmekle başlıyor, bir çiçeğin kokusunu derinden çekmesindeki masumiyeti tebessümle izlemekle başlıyor sorumluluk bilinci aslında. Onların içindeki saf ve doğrudan düşüncelerin gizeminde saklı her şey. Ben olgusunu tanımadan sürece dahil olmaları ne kadar da özel değil mi?

Geleceğimiz olan pırlantalarımıza önce güven duyup güven aşılamalıyız. Her çocuğun bazı davranışları kazanabilmesi için zamansal değişkenlikleri olabilir bu yüzden acele etmekten kaçınmalıyız. Onları özgür bırakalım derken  gözetmekten vazgeçmemeliyiz. Aslında bir kuş misali ne çok sıkıp onlara zarar vermeliyiz ne de salıverip kaçmasına müsaade etmeliyiz. En önemlisi ise onlara cesaret verip bolca destek olmalıyız. Tıpkı Edison’un ampulün icadında yaptığı 999 başarısız deneyindeki vazgeçmeyişin başarı getirdiğini hepimiz görüyoruz. Bu bağlamda sürekliliğin ve vazgeçmeyişin çocuklarımızda sorumluluk bilincinin kazanmasındaki önemi çok büyük.

Ev ortamındaki çocuklara verilen küçük görevler sorumluluğun anahtarıdır. Yatağını toplama, odasını düzenleme, çalışma ortamını kendisi düzenleyip yönlendirilmeden ödevlerini yapması gibi görevler bunların bazılarına örnek verilebilir. Belli sorumluluk alanları koyarak, bunu istikrarlı biçimde takip etmeliyiz. Rol modelleri öncelikle ailenin fertleri olacağı için ev ortamında daha dikkatli olup onlara örnek olmalıyız. Olumlu davranışlarını mutlaka takdir etmeli, görmezden gelip sıradanlaştırmamalıyız. Bizler için basit görünen davranışlar çocuklar için çok değerli ve anlamlı olabilir. Verilen sorumluluklar çocukları gelişim düzeyleriyle doğru orantılı olup yaş grubunun üzerinde olmamalıdır.

Erken yaşta davranışa dönüştürülen sorumluluklar çocukların okul ve sınıf ortamındaki öğretim bilincine ve kendilerini gerçekleştirme kabiliyetine fırsat verir. Bu doğrultuda çocukların eğitim ve öğretim süreçleri öz düzenleme kapasitesinin kontrolüyle verimli geçmiş olur. Booker T.Washington’unda dediği gibi “Çok az şey, bir insana sorumluluk vermek ve ona güvendiğinizi belli etmek kadar onun gelişmesine hizmet eder.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve elazigbulten.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.