Çocukları anlamak ve onlarla güzel bir iletişim kurabilmek için çocuk olmamıza gerek yoktur.Aslında tek ihtiyacımız, onların yerine kendimizi ne derecede koyabildiğimizde saklı yani “EMPATİ” de.
Hepimiz farklı birey özelliklerine sahipken bir noktada buluşuyoruz. Hayatımızın süregelen akışında kendimizi ve çevremizi kontrol etme en büyük alışkanlığımız olmuş durumda.Peki kontrol etme konusunda ne kadar başarılıyız? Sınırlarımızı koruyabiliyor muyuz? Karşımızdaki bireyleri anlayabiliyor muyuz?
Günlük telaşlarımız ve kaygılarımız çoğu zaman bazı davranışları sergilememizin önüne geçmektedir.Bunların başında ise bizlerin geleceği ve ışığı olan çocuklarımızın gözünden dünyaya bakamadığımız anlarda ortaya çıkmaktadır.Çocukların bakış açılarını ve önem verdikleri değerleri öğrenebilirsek ve bizlerden neler istediklerinin farkına varabilirsek her şey anlam bulacaktır.İşte o zaman çocuklar için de, ebeveynler için de birliktelik daha keyifli ve anlamlı bir hal alır.
Çocuklar bizlere gün içinde bir çok mesaj veriyorlar aslında.Bunları bazen gülümsemeleriyle bazen gözyaşlarıyla bazen ise çığlık ve bağırışlarıyla.Peki her gülümseme mutluluk ifade eder mi? Ya da her gözyaşı üzüntü müdür? Onlarla iletişim kurmadan,onların yerine kendimizi koymadan bunları öğrenemeyiz.Onların gözünden dünyayı iyi bir şekilde gözlemlemek istiyorsak, onların kişisel gelişiminin en iyi şekilde oluşumunu sağlamak istiyorsak çocuklarımızı derinlemesine yaşamamız gerekiyor.Gün içerisinde rutinlerimize ayırdığımız vakitlerin bir kısmını çocuklarımıza ayırarak daha güzel bir iletişim sağlayabilir,onların hayal dünyasını daha da anlamlı kılabiliriz.
Kristof Kolomb’un dünyada üzerinde keşifleri içinde ki merakta gizliyken, Thomas Edison’un ampulü icadındaki başarısız deneyleri azminde ve vazgeçmeyişindeydi.Çocuklarımızın hayal dünyalarıyla dünyaya yön vermesi mucize değil aksine olağanlığı yüksek birer deneyimdir.Onların içindeki azim ve merak bizlerin geleceğini şekillendirecekken hala neyi bekliyoruz?
Birlikte yaşayıp anlamlandırma yapabildiğimiz tüm durumlara çocuklarımızı da dahil etmeliyiz ki onların gözünden dünyayı keşfe çıkabilelim.Onları mutlu edebilelim ki keşifler anlam bulsun.Oscar Wilde der ki; “Çocukları iyi birer insan yapmanın en iyi yolu onları mutlu etmektir.”
Çocuklar sözlerimizi takip etmektense ayak izlerimize odaklanırlar.Bu yüzden bıraktığımız izler onları derinlemesine ileriye taşıyacaktır.Ayak izlerimizin anlamlı ve güzel olduğu her an çocuklarımızı dünyada yıldızlaştıracaktır.
Mutlu,sağlıklı ve anlamlı gelecekler için,özgürce düşüncelerde buluşmak için çocukların gözünden dünyaya selamlar olsun...