Her yıl binlerce genç, öğretmenlik hayaliyle yola çıkıyor. Eğitim fakültelerinin sıralarında otururken kurulan hayaller, sınavlarla ve mülakatlarla örülen bir sürece dönüşüyor. Ancak gelin görün ki, bu yol her zaman kolay olmuyor. Öğretmen atamaları, yıllardır gündemden düşmeyen bir konu. Kimi zaman umut dolu bekleyişlerle, kimi zaman da hayal kırıklıklarıyla dolup taşıyor.
Peki, bu süreçte neler yaşanıyor? Öncelikle, atama bekleyen öğretmenlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Üniversitelerde kontenjanlar genişlerken, mezun olan öğretmen adaylarının karşılaştığı kadro sayısı çoğu zaman bu talebi karşılayamıyor. Bu durum, binlerce genç için büyük bir stres kaynağı. Hayalindeki mesleği yapmak isteyen bir insanın, yıllarca sınavlara hazırlanıp bir türlü atanamaması gerçekten yıpratıcı bir süreç.
Sorunun kökenine indiğimizde, öğretmen ihtiyacının doğru bir şekilde planlanamaması karşımıza çıkıyor. Bir yanda emekli olan, görevden ayrılan öğretmenler; diğer yanda ise dolup taşan atama bekleyen adaylar. Aradaki dengesizlik, sistemin aksayan yönlerinden biri. Planlama eksikliğinin yanı sıra, öğretmenlik mesleğinin değerinin yeterince anlaşılmaması da bir başka sorun. Oysa öğretmen, sadece bilgi aktaran bir kişi değil; geleceği inşa eden bir rehber.
Son yıllarda yapılan atama sayılarında artış olduğu söylense de, bu sayıların yetersiz kaldığını herkes kabul ediyor. Kadrolu öğretmen atamalarının yanı sıra ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümler de işin başka bir boyutu. Ücretli öğretmen olarak çalışmak, maddi açıdan zorluklarla boğuşmayı da beraberinde getiriyor. Eşit işe eşit ücret kavramı bir türlü hayata geçirilemediği için, pek çok genç öğretmen ekonomik sıkıntılar içinde mesleğini yapmaya çalışıyor.
Bir diğer konu ise, atanamayan öğretmenlerin farklı sektörlere yönelmek zorunda kalması. Düşünsenize, yıllarca eğitim almış bir öğretmen adayı, atanamayınca bambaşka bir alanda çalışmak zorunda kalıyor. Hem mesleki tatmin açısından hem de toplumun eğitim seviyesini yükseltmek adına bu durumun ne kadar büyük bir kayıp olduğu açık.
Bu süreçte asıl üzerinde durmamız gereken şey, sadece öğretmenleri değil, onların yetiştireceği çocukları da etkileyen bir durumla karşı karşıya olduğumuz. Öğretmen açığının kapatılmaması, eğitim kalitesini düşürüyor. Daha az öğretmenle daha fazla öğrenciye eğitim vermeye çalışmak, hem öğretmenleri hem de öğrencileri zorluyor.
Öğretmen atamaları sadece bir meslek grubunu değil, bir ülkenin geleceğini ilgilendiriyor. Gençlerin umutlarını kaybetmediği, emeğin karşılığını bulduğu bir sistem oluşturulmalı. Planlama yapılırken sadece sayıların değil, öğretmenlerin hayatına dokunan etkilerin de dikkate alınması gerekiyor. Unutmayalım, bir öğretmenin yetiştirdiği her birey, bu ülkenin yarınlarını inşa edecek. Yeter ki bu inşada kullanılan taşlar yerli yerinde olsun.
Anasayfa
Yazarlar
Esmanur Akbulut
Yazı Detayı
Bu yazı 135 kez okundu.
Geleceğin Mimarı Olmaya Giden Yol
Her yıl binlerce genç, öğretmenlik hayaliyle yola çıkıyor. Eğitim fakültelerinin sıralarında otururken kurulan hayaller, sınavlarla ve mülakatlarla örülen bir sürece dönüşüyor. Ancak gelin görün ki, bu yol her zaman kolay olmuyor. Öğretmen atamaları, yıllardır gündemden düşmeyen bir konu. Kimi zaman umut dolu bekleyişlerle, kimi zaman da hayal kırıklıklarıyla dolup taşıyor.
Peki, bu süreçte neler yaşanıyor? Öncelikle, atama bekleyen öğretmenlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Üniversitelerde kontenjanlar genişlerken, mezun olan öğretmen adaylarının karşılaştığı kadro sayısı çoğu zaman bu talebi karşılayamıyor. Bu durum, binlerce genç için büyük bir stres kaynağı. Hayalindeki mesleği yapmak isteyen bir insanın, yıllarca sınavlara hazırlanıp bir türlü atanamaması gerçekten yıpratıcı bir süreç.
Sorunun kökenine indiğimizde, öğretmen ihtiyacının doğru bir şekilde planlanamaması karşımıza çıkıyor. Bir yanda emekli olan, görevden ayrılan öğretmenler; diğer yanda ise dolup taşan atama bekleyen adaylar. Aradaki dengesizlik, sistemin aksayan yönlerinden biri. Planlama eksikliğinin yanı sıra, öğretmenlik mesleğinin değerinin yeterince anlaşılmaması da bir başka sorun. Oysa öğretmen, sadece bilgi aktaran bir kişi değil; geleceği inşa eden bir rehber.
Son yıllarda yapılan atama sayılarında artış olduğu söylense de, bu sayıların yetersiz kaldığını herkes kabul ediyor. Kadrolu öğretmen atamalarının yanı sıra ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümler de işin başka bir boyutu. Ücretli öğretmen olarak çalışmak, maddi açıdan zorluklarla boğuşmayı da beraberinde getiriyor. Eşit işe eşit ücret kavramı bir türlü hayata geçirilemediği için, pek çok genç öğretmen ekonomik sıkıntılar içinde mesleğini yapmaya çalışıyor.
Bir diğer konu ise, atanamayan öğretmenlerin farklı sektörlere yönelmek zorunda kalması. Düşünsenize, yıllarca eğitim almış bir öğretmen adayı, atanamayınca bambaşka bir alanda çalışmak zorunda kalıyor. Hem mesleki tatmin açısından hem de toplumun eğitim seviyesini yükseltmek adına bu durumun ne kadar büyük bir kayıp olduğu açık.
Bu süreçte asıl üzerinde durmamız gereken şey, sadece öğretmenleri değil, onların yetiştireceği çocukları da etkileyen bir durumla karşı karşıya olduğumuz. Öğretmen açığının kapatılmaması, eğitim kalitesini düşürüyor. Daha az öğretmenle daha fazla öğrenciye eğitim vermeye çalışmak, hem öğretmenleri hem de öğrencileri zorluyor.
Öğretmen atamaları sadece bir meslek grubunu değil, bir ülkenin geleceğini ilgilendiriyor. Gençlerin umutlarını kaybetmediği, emeğin karşılığını bulduğu bir sistem oluşturulmalı. Planlama yapılırken sadece sayıların değil, öğretmenlerin hayatına dokunan etkilerin de dikkate alınması gerekiyor. Unutmayalım, bir öğretmenin yetiştirdiği her birey, bu ülkenin yarınlarını inşa edecek. Yeter ki bu inşada kullanılan taşlar yerli yerinde olsun.
Ekleme
Tarihi: 26 Kasım 2024 - Salı
Geleceğin Mimarı Olmaya Giden Yol
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.