Kırtasiye fiyatlarındaki artışı fark ettiniz mi? Gerçekten son dönemde herkesin ağzında bu var. Eskiden okul sezonu yaklaşınca, aileler çocuklarını alıp kırtasiye alışverişine çıkar, bu da bir nevi okul hazırlığının heyecanını yaşatırdı. Şimdi ise durum tamamen değişti. Kalem, defter gibi en temel ihtiyaçlar bile o kadar pahalı hale geldi ki, insanlar ne alacaklarını şaşırıyor.
Geçen sene 10 liraya aldığın bir defter şimdi 20-25 lira olmuş. Kalem, silgi gibi küçük şeyler bile iki katına çıkmış. Hadi kaliteli bir şey alayım desen, cüzdan neredeyse boşalıyor. Bu durum sadece bizim ülkemizde değil, dünya genelinde de yaşanıyor aslında. Ama Türkiye’de döviz kurlarının da etkisiyle fiyatlar daha fazla artıyor. Özellikle ithal ürünlerin fiyatları uçmuş durumda.
Neden böyle diye sorarsanız, birçok sebep var. Bir kere pandemi sonrası toparlanma süreci, üretim ve tedarik zincirlerinde büyük aksamalar yarattı. Hammaddelere ulaşmak zorlaştı, bu da maliyetleri artırdı. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar da cabası. Yani, bu fiyat artışı sadece bizim cebimizi değil, tüm dünyayı etkiliyor. Ama bizdeki etki daha fazla hissediliyor. Çünkü ithalat bağımlılığımız var ve döviz kurları bu kadar oynarken, ithal ürünlerin fiyatları da katlanarak artıyor.
Durum böyle olunca, özellikle dar gelirli aileler ciddi bir zorluk yaşıyor. Düşünsenize, birden fazla çocuğunuz varsa her biri için ayrı ayrı kırtasiye malzemesi almanız gerekiyor. Bu da ciddi bir yük haline geliyor. Haliyle insanlar daha ucuz alternatiflere yöneliyor ama bu da genellikle kalitesiz ürünler demek. Kalitesiz bir defter, çabuk kırılan bir kalem, derslerde çocukların motivasyonunu bile etkileyebilir.
Bu durumun aileler üzerindeki baskısı büyük. Çocuklarının eksiksiz ve kaliteli malzemelerle okula başlamasını isteyen aileler, bütçelerini denkleştirmekte zorlanıyor. Bazen bu yüzden diğer ihtiyaçlardan kısmak zorunda kalıyorlar. Ama bu da uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilir. Çünkü bir çocuğun motivasyonu, eğitim başarısı, hatta okula olan ilgisi bile kullandığı malzemelerle doğru orantılı olabilir. Kalitesiz malzemeler, çocuğun derse olan ilgisini azaltabilir, verimini düşürebilir.
Peki ne yapabiliriz? Belki yerli üretimi daha fazla desteklemek, ithalata bağımlılığı azaltmak bir çözüm olabilir. Türkiye’nin kendi kırtasiye ürünlerini üretmesi, fiyatları daha makul seviyelere çekebilir. Ayrıca toplu alımlar organize edilip, okullar bu alımları yaparak öğrencilerine daha uygun fiyata malzemeler sunabilir. Bu, ailelerin yükünü hafifletir.
Devletin bu konuda daha fazla adım atması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle dar gelirli aileler için kırtasiye yardımları organize edilebilir. Ya da en azından kırtasiye ürünlerindeki vergilerde bir indirim yapılabilir. Bu da fiyatları biraz olsun düşürebilir. Çünkü sonuçta, bu çocukların eğitimi hepimizin ortak sorumluluğu. Onların en iyi şekilde eğitim alması için elimizden geleni yapmalıyız.
Bu yıl eğitim-öğretim sezonu gerçekten zor geçecek gibi görünüyor. Ama eğer doğru adımlar atılırsa, belki bu zorlukların üstesinden gelebiliriz. Ailelerin kırtasiye masraflarını hafifletmek, çocukların eğitimden geri kalmamasını sağlamak hepimizin görevi. Umarım bu süreçte herkes için makul çözümler bulunur ve çocuklar eğitimlerine eksiksiz bir şekilde devam edebilirler.