İnsanın kendisiyle ,başkalarıyla ve hayatla barışık olması için son derece önemli olan unsur, koşulsuz sevgidir.Mutlu olmak,sosyal zekaya sahip olmak ve başkalarını sevmek ancak gerçekten kendini sevmekle mümkündür.
Toplumun başarılı olma dayatmaları bazı ailelerde mükemmeliyetçilik sendromu olarak ortaya çıkmaktadır.Kendilerini bilinçli anne baba olarak tanımlayan bu ailelerin çocukları da süper olmak zorunda.Kendi çocukluk ve gençlik dönemlerinde sahip olmadıkları imkanları ve sorgulanmaksızın itaat ettikleri düzenin intikamını alırcasına kendi proje çocuklarını yetiştirmek istiyor sözde bilinçli aileler…Özelikle farkındalığı yüksek ve eğitimli aileler arasında yeni bir moda proje çocuk yetiştirmek.
Çocuğun karakterine,yeteneğine,mizacına,eğilimine bakılmadan sadece kendi beklentilerini yüklüyorlar .Çocukların okulda,sporda ve sanatta başarılı olmasını isteyen ebeveynler haftada en az üç kursa çocuklarını götürüp yeteneklerinin mükemmel bir şekilde gelişmesini istiyorlar.Hatta daha çocuklar dünyaya gelmeden ne yiyip ne içeceği,uyku saati ,hangi okula gideceği ,kimlerle arkadaş olacağı süper anne babalar tarafından belirleniyor.Bu anne babalar çocuklarını çok düşündükleri için vicdanları rahattır ama bu çocuklar akvaryumda yaşayan balıklar gibi dış dünyadan koparılmış sadece süper anne babaları tarafından onaylanmaya muhtaç hale getiriliyorlar.Ebeynleri tarafından sevilmenin sadece ve sadece başarılı olduklarında mümkün olacağını düşünür iç dünyalarında kocaman bir boşluk hissetmeye başlarlar.
Oysa koşulsuz sevgi sahip olduklarından vazgeçecek kadar güçlü bir ihtiyaç ve çocuklarınızın özgüvenli olması ,hayatla barışık olması ,sağlıklı bir ruha sahip olması için en önemli unsurlardan biridir.Çocuklarımızın anatomisini bozmayalım ,onları özünden uzaklaştırmaya çalışmayalım.Görevimiz çocuklara mükemmel yaşam koşulları sağlamak değildir.Onların önüne hazırı koymak yerine hayatın iyi ve kötü taraflarını ,varlığı ve yokluğu anlatarak karşılaştığı zorluklarla baş edebilmesini öğretmeliyiz.
Öyleyse ebeveynler olarak bize düşen görev ; bırakalım çocuklarımız çocukluklarını yaşasın ,oynasınlar ,eğlensinler çocuk kalsınlar bu dönemleri tekrar geri gelmeyecek .Çocuklar bizim projemiz değildir.Aile olarak bizler de onların sahipleri değil emanetçileriyiz….