Tevazu bir hal’dir. Bir huy’dur. Her iyiliğin anahtarıdır. Gösterişsiz olmaktır.
Tevazu bir ahlak’tır. Kimde olursa olsun sahibini mahçup etmez. Alçakgönüllü olmak bir erdemdir. Tevazu sahibi olmak başkadır, tevazu göstermek başkadır.
Narsist (kendini beğenmiş) insanlar, şişik egoları, taşkın özgüvenleri sayesinde bir süre için üstün başarılar elde etseler de, bu başarıları genellikle uzun sürmez. Bu insanlar, başarılı olduktan sonra, eleştirilere kulaklarını kapar, kendileri ve kendi fikirleri hakkında olumsuz hiç bir şey duymak istemezler. Tıpkı suda kendi suretini görüp kendine aşık olan Narkissos gibi, kendilerinden başka hiç kimseyi beğenmezler.
Narsistlerin empati kurma yetenekleri yoktur. Uzun vadede başarılı olamamalarının sebebi budur. Empatinin olmadığı bir yerde kalıcı bir liderlik olmaz; çünkü başarı tek başına elde edilen bir sonuç değildir.
Bizim toplumumuzda çoğunluk alçakgönüllülüğü, pasiflik, içe kapanıklık ve utangaçlıkla karıştırır. Hâlbuki alçakgönüllülüğün pasiflikle hiçbir ilgisi yoktur. İnsan hem alçakgönüllü hem de çok iddialı olabilir. Tevazu sahibi olmak başarma hırsından yoksun olmak değildir. İnsanlar da kurumlar da pekala, hem mütevazı olup hem de iddialı hedeflere sahip olabilirler.
Alçakgönüllü olmak bir erdemdir. Mütevazı insanlar şov yapmazlar, kendilerini fazla önemsemezler, başkalarının onları pohpohlamasını beklemezler. Böbürlenen söylemlerden, abartılı davranışlarından uzak dururlar.
Alçakgönüllü olmak kolay değildir. Alçakgönüllü olmak insanının çaba sarf ederek, kendini geliştirerek elde edebileceği bir meziyettir. Tevazu sahibi olmak ruhen olgunlaşmak demektir.
Alçakgönüllülük, her liderde olması gereken, temel bir özelliktir. Şirketler de toplumlar da kusursuz değil “oldukları gibi” görünen alçakgönüllü ama iddialı liderlere ihtiyaç duyuyorlar.
Tevazunun içinde büyüklük, yücelik vardır.
Güçsüz ve zor durumdayken tevazu göstermek meziyet değildir. En iyi durumda , en zirvede , en iyiyken, övülürken bunu başarabilmek daha büyük meziyet olacaktır.
Tevazu kavramında denge, en hassas konudur.
Özellikle mevki ve servet sahibi insanların tevazu sahibi olmaları hassasiyetle beklenir. Bütün zenginlikler, gelinen nokta, güç, başarı, akıl aslında bir Lütuf’tur. Şanstır. Ama bunlara sahip kişilerin kendi içlerinde ve etraflarında dengeli olmaları kritik. Geçmişle böbürlenmek ve sürekli bunu ifade etmek de doğru değil. Ulaşılan bir başarı ve sonuçta gelinen iyi konumda, geçmişi bilerek ve farkında olarak yaşamalı ama bunun ifadesi de aşırı olmamalı.
Toprak, Tevazu’nun sembolüdür. Dağ gibi başını dik tutmaz. Herkes üstünden geçebilir. Toprak yetiştirici kuvvettir. Ne ekersen onu biçersin. Kıskanılmayan tek şey tevazudur. Tevazu sahibi insanlar kendilerini belli ederler. Onlar insana huzur ve güven hissi verir. İlişkide bulundukları insanlarda sevgi ve saygı uyandırırlar. Tevazu kalptedir. Tevazu sahibi olan kişilere hürmet edilir. Bu insanlar güleryüzlü, dingin, yumuşakbaşlı ve hoşgörüsü yüksek, tahammül yetenekleri yüksek insanlardır. Ölçülü hareket ve davranış biçimindedirler.
Hakikati gerçekleştirmek, insanlara yol göstermek için düşüncelerini mantıklı şekilde ortaya koyan insan, faziletli bir davranış gösterir. Başkalarını yenmek amacıyla, üstünlük göstermekse hiç doğru bir davranış değildir. Üstünlük gösterilen davranış biçiminde, kazanmak için verilen çaba, kaybetmeye ve aşağıya düşmeye mutlaka neden olacaktır.