2002 yılında iktidara geldiğinde AK parti hükümeti her konu da olduğu gibi sağlık konusunda da enkaz devraldı. Bu konu da ehil insanlarla çalışarak ciddi bir mesafe kat edip çökmüş sağlık sistemini ayağa kaldırdı. Hatta bir ara o kadar güçlendi ki tüm özel hastaneler tamamen ücretsiz oldu. Gerçekten reform diye devrim diye buna denilir işte. Ama hesaba katmadıkları bir şey vardı evet bu millet artık helal haram kavramını yitirmişti ve su aktımı testiyi doldurmanın gerektiğine inanmıştı akan suyun vebal mi haram mı aktığı umuruna gelmezdi burada millet kelimesi “ sermaye sahibi hastane zincirleri” için kullanılmıştır. Sermaye sahipleri fırsatı bulmuş ve veri tabanlarındaki Tc’ler ile ha bire hasta girişi yapıp devleti dolandırmaya başlamıştı eczaneler hiç durur mu onlar da bu süreçte bol bol ilaç sattılar! Ve sonunda sistem dayanamadı SGK çok ciddi boyutlarda açıklar verdi. Hükümet bu yanlıştan vazgeçti. Sonra sağlık konusunda kamu özel iş birliği adı altında yeni bir formül geliştirildi. Sistem devletin kasasından 1 lira çıkmayacak diye duyuruldu ama noksan olarak çünkü kasadan sadece inşaat aşamasında 1 lira çıkmıyordu sonrasında sağlık bakanlığı bütçesinin 5 de 1 i direk reformistlere gidiyordu. Mesela en basit örneği ile Elazığ şehir hastanesi için Rönesans sağlık yatırımları adlı şirket davetiye usulü ile bu ihaleyi alıp yurtdışında ki finans kuruluşlarına kredi için başvuruyor kredi kuruluşu da bu finansman için işi verenin de kefil olması şartını koyuyor. Sonra hükümet krediye kefil oluyor. Ve kredi yatırım grubuna veriliyor. Bundan sonrası dikkat ‘BU BİR SOYGUNDUR’ ! denilebilir. Adamlar parayı alıp inşaatı dikiyor üstüne üstlük devlete devlet ve sigorta hastaneleri ni yatırımın yapıldığı şehirde kapattırıyor. Sonra % 70 doluluk garantisi istiyor. Arazi zaten devletin arazisiydi yetmiyor hastaneye bir de kira yazıyor yetti mi ? Yok devam…Sonra giriş parası sonra reçete parası sonra her türlü tetkik için para derken adamlar bizi şamar oğlanı yapıyor tabiri caizse.
Şimdiye kadar ki konu tamamıyla iktisadiydi bundan sonrası ise tıbbi zaten doktorlar kendilerine sürekli açılan taksir-olası kast davaları yüzünden meslekten sıkılmışken birde döner sermaye yüzünden doktorlar bir bir istifa edip iş yeri hekimliğine geçiyor bunun sıkıntılarını önümüzdeki 5 yılda çokça yaşayacağız. Gelelim asıl konuya bu kadar paramız gidiyor peki yerine sağlık geliyor mu TABİKİ HAYIR.
İsterseniz deneyin herhangi bir hastanenin herhangi bölümünden randevu almak için 176 nolu hattı arayabilirsiniz size en erken 20 gün içinde randevu verilecektir. Diyelim randevu aldınız 20. Gün hastaneye gittiniz kan-idrar dışındaki tıbbı cihazlarla (röntgen-Mr-)yapılan tetkiklerde 7 gün sonraya sıranız verilecek ve onu çektikten sonra ortalama 40 gün sonraya tetkit raporu çıkacak bütün bunlar ömrünüzden 2.5 ay götürdü bile daha tedaviye başlamadan 2.5 ay kaybettiniz ee hani sağlıkta erken teşhis çok önemliydi? Bazı laflar hep hava civa…
– Şehir hastanelerinin sözleşmeleri ve kira bedelleri ticari sır gerekçesiyle kamuoyu ile paylaşılmıyor. Ayrıca, kira ve hizmet bedellerinin ne kadarının Bakanlık bütçesinden ne kadarının döner sermayeden karşılandığının bilgisine erişelemiyor. Kalkınma Bakanlığı öngörülerine göre 10.6 milyar dolarlık sözleşme karşılığında 30.3 milyar dolar kira ödenecek. TL'nin yaşadığı değer kaybı nedeniyle döviz üzerinden yapılan sözleşmeler, her yıl artan bir yük olarak genel bütçeye yansıdı.
Bir başka konu ise askeri hastanelerin kapatılması... Böylesi donanımlı hastaneleri neden kapattınız? Elazığ'da kapatılan askeri hastanenin son sistem sağlık cihazlarını talan eder gibi her birini başka yerlere dağıttınız. Bu şehrin Milletvekilleri ve idarecileri halkın sesini neden duymuyor? İl Sağlık Müdürü'de bu sorunu gayet iyi biliyor neden birşeyler yapılmıyor?