Prof. Dr. Akbulut, kalp ve damar hastalıklarının dünya genelinde ve Türkiye'de en fazla ölüme, sakatlığa ve yüksek sağlık harcamalarına yol açan sağlık sorunları arasında yer aldığını belirtti. Bu hastalıkların, küresel bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini vurguladı.

Her yıl 29 Eylül'de kalp ve damar hastalıklarına dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlendiğini ifade eden Prof. Dr. Akbulut, kalbin anatomik yapısına da değindi. Kalbin, yaklaşık 230 ile 440 gram arasında bir ağırlığa sahip olduğunu ve vücudun en çok çalışan kas kitlesi olduğunu belirtti. Kalbin, dakikada yaklaşık 70 kez kasıldığını, günde 100 bin ve yılda yaklaşık 35 milyon kez çalıştığını söyledi. Ayrıca, kalbin her kasılması sırasında yaklaşık 70-75 mililitre kan pompaladığını ve bir insan ömrü boyunca yaklaşık 1,5 milyon varil kan taşıdığını vurguladı.

Prof. Dr. Akbulut, kişisel, davranışsal, çevresel ve sosyo-ekonomik risk faktörlerinin kalp fonksiyonlarının bozulmasına yol açabileceğini ifade etti. Her yıl, bu risk faktörlerinin etkisiyle kalp hastalıklarından yaklaşık 18-20 milyon ölüm gerçekleştiğini dile getirdi. Gelecek yıllarda, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 30 artışla 25-30 milyona ulaşmasının beklendiğini de belirtti. Bu ölümlerin çoğunun, gelişmişlik düzeyi düşük ülkelerde gerçekleştiğini vurguladı.

Prof. Dr. Akbulut, kalp ve damar hastalıklarına yol açan risk faktörleriyle etkili bir mücadele ile bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin yaklaşık yüzde 80'inin önlenebileceğini söyledi. Bunun için tütün ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmanın, sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekti. Aşırı tuz, şeker ve doymuş yağ içeren diyetlerden kaçınılması gerektiğini belirten Akbulut, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının çocukluk döneminde kazanılması gerektiğini vurguladı.

Hareketsiz yaşamın da kalp sağlığını olumsuz etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Akbulut, bireylerin günde en az 30 dakika fiziksel aktivite yapmasının önemli olduğunu söyledi. Hareketsizlikten kaynaklanan ölümlerin dünyada her yıl yaklaşık yüzde 6 olduğunu belirten Akbulut, diyabet, hipertansiyon ve metabolik sendrom gibi risk faktörlerinin periyodik olarak araştırılması gerektiğini ifade etti.

Son olarak, bu risk faktörleri kontrol altına alındığında, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin önemli ölçüde azaltılabileceğini belirtti.