CHP'li Gürsel Erol'dan Terörle Mücadele Çağrısı: "Devlet Politikası Haline Getirilmelidir"
Erol, terörle mücadelede ilgili kurumlar arasında koordinasyonun sağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Ülkemizin en temel sorunlarından biri de terördür. 40 yıldır; 6 Cumhurbaşkanı, 12 Başbakan, 13 Genelkurmay Başkanı, 26 İçişleri Bakanı, 25 Hükümet değişmiş, 1,5 trilyon dolar harcanmış, 15 bine yakın şehit verilmiş, 30 bin yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Geçen bunca sürede terör, ülkenin öncelikli sorunu olmaya devam etmiştir. Bu sürecin devamından sorumlu tek kurum siyaset kurumudur. Siyaset, sadece sorunu dillendiren değil; sorunlara çözüm üreten bir sanat olarak görülmelidir. Terörle mücadele bir devlet politikası haline getirilmelidir ve terörizmle mücadelede devlet aklına ihtiyaç vardır. Terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurumlar arasında koordinasyon sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Erol, dünya örneklerine bakıldığında terörün istismara açık bir zeminin ve iklimin olmadığı yerlerde yaşama şansı bulamayacağını belirterek, “Suriye’deki iç savaşın ve Irak’taki gelişmelerin devam etmesi, Türkiye üzerinden bölgeye giden ve tekrar dönen cihatçı unsurların Türkiye'deki hareketliliğinin devam edeceğini göstermektedir. Selefi akımların etkisinde radikalleşme eğiliminde olan kişileri, özellikle gençleri militanlaştırma amacında olan aşırılıkçı fikirlere karşı Türkiye’nin çok kültürlü yapısını ve Anadolu hümanizmini temel alan özgün bir yaklaşım geliştirmesi gerekmektedir. ‘Radikallikle Mücadele’ programı altında; İslam ve demokrasi, bir arada yaşama kültürü, çok kimliklilik ve Anadolu İslam anlayışı konularında üniversiteler akademik çalışmalar yapmalıdır. Bilimsel çalışmalar ile diyanet işleri, akademisyenler, aydınlar ve sivil toplum kuruluşlarının da dahil olacağı bir program çerçevesinde Türkiye'nin her yerinde toplumun tüm kesimlerinin bilgilendirilmesi sağlanmalıdır” dedi.
Erol, 15 Temmuz darbe sürecinde kamu bürokrasisinin terör örgütü tarafından şekillendirilmesinin devletin beka sorunuyla yüz yüze gelmesine neden olduğunu belirterek, “FETÖ’nün devlet içinde bu kadar yayılması ve egemen hale gelmesi kendiliğinden olan bir süreç değildir. Bu terör yapılanmasının arkasında 'siyasi irade' olduğu gerçeği, örgütün 1960’lı yıllardan itibaren başlayan faaliyetlerinin, siyasetle ilişkilerinin, özellikle 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 sonrası adli, askeri ve mülki bürokrasideki yapılanmalarının, derin devlet bağlantılarının ve uluslararası ilişki ağının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulacak Araştırma Komisyonu ile ortaya çıkarılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.