Akran zorbalığı, dünya genelinde çocukları ve gençleri etkileyen önemli bir sorundur. Uzmanlar, bu durumun bireyler üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler yaratabileceğini vurgulamaktadır. Araştırmalar, dünya çapında çocukların yaklaşık üçte birinin hayatlarının bir döneminde zorbalığa maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Türkiye’de yapılan çalışmalarda ise öğrencilerin yüzde 20-35’inin mağdur olduğu, yüzde 10-20’sinin ise zorbalık yapan taraf olduğu tespit edilmiştir.

Akran zorbalığı, bireyin yaşıtları tarafından fiziksel, sözel, sosyal veya dijital yollarla sürekli ve kasıtlı olarak zarar görmesi ya da baskı altında tutulması şeklinde tanımlanır. Fiziksel saldırılar, alay etme, dışlama, tehdit etme, dedikodu yayma ve siber zorbalık gibi birçok farklı şekilde ortaya çıkabilir. Özellikle internetin yaygınlaşmasıyla birlikte siber zorbalık oranlarında ciddi bir artış gözlemlenmektedir.

Zorbalık davranışının oluşumunda çeşitli faktörler etkili olabilir. Aile içi şiddet, yetersiz ebeveyn ilgisi, düşük özsaygı, sosyal beceri eksiklikleri, okul ortamındaki denetimsizlik ve toplumda şiddetin normalleştirilmesi gibi unsurlar, bireyleri bu tür davranışlara yönlendirebilir. Zorbalık yapan kişiler genellikle kendilerini güçlü hissetmek, dikkat çekmek veya başkalarına üstünlük sağlamak amacıyla bu davranışları sergileyebilir.

Akran zorbalığı en çok ilkokul ve ortaokul dönemlerinde yaygın olarak görülmektedir. Okul öncesi dönemde başlayabilse de, özellikle 7-15 yaş aralığında daha sık rastlanır. Lise döneminde de devam edebilir, ancak türü ve şekli değişiklik gösterebilir. Zorbalığa maruz kalan bireylerde içine kapanıklık, kaygı ve depresyon belirtileri, akademik başarının düşmesi, okula gitmek istememe, sosyal ortamlardan kaçınma, yalnız kalma isteği, uyku ve yeme düzeninde bozulmalar, özsaygı kaybı gibi belirtiler görülebilir.

Antibiyotikle İyileşmek İsterken Hastanelik Olmayın Antibiyotikle İyileşmek İsterken Hastanelik Olmayın

Bu sorunun önlenmesi ve zorbalığa maruz kalan bireylere destek olunması büyük önem taşımaktadır. Öncelikle çocuklara zorbalıkla başa çıkma stratejileri öğretilmeli ve güçlü sosyal bağlar kurmaları teşvik edilmelidir. Aileler, çocuklarının duygusal durumlarını yakından takip etmeli, gerektiğinde öğretmenler ve okul yönetimi ile iş birliği yapmalıdır. Ayrıca, psikolojik destek sağlanarak çocukların güvenli ve sağlıklı bir ortamda gelişmeleri için gerekli önlemler alınmalıdır.

Toplum genelinde farkındalığın artırılması ve okullarda zorbalık karşıtı programların uygulanması, bu sorunun önüne geçmek için etkili bir yöntem olabilir. Empati ve sosyal becerilerin kazandırılması, bireylerin sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunarak, daha güvenli bir eğitim ortamı oluşturulmasını sağlayabilir.